17 Mayıs 2013 Cuma

Yaz geldi, balkon keyfi

Efe'nin öyle aman aman ilgisi olmadı kaydıraklara, park oyuncaklarına. Karınca sevmek, çiçeklere konuşmak, kedileri kovalamak için bol bol Fenerbahçe Parkı'na gidiyoruz. Doğayı sevmesi hoşuma gidiyor. Ortak zevklerle birşeyler yapmak, paylaşmak çok keyifli oluyor. Geçen yaz ilgilenememiştim balkonumla, ama bu yaz Efe'nin de katkılarıyla tekrar düzenledik balkonumuzu. Boş kalmış saksılarımıza bauhausdan çiçekler aldık önce. Ertesi günü balkona eski bir çarşafı serdim ve başladık çalışmaya. Çoğu toprağı Efe koydu saksılara. Ve günümüz banyoda bitti:) Tam anlamıyla çamur olduk çünkü. Ertesi günü temizlik kısmı ve tekstilleri yerleştirme kısmı başladı.
Uzun zamandır da kum havuzu arıyordum Efe'ye ama genelde pahalı geliyordu almak için. Dün tesadüfen Migros'ta bu kum havuzunu gördüm indirime girmişti. 60 TL'ye aldım:)
Mothercareden 10 kiloluk kumu 13 TL'ye aldım. Kendimce hesaplı bir alışveriş yaptım. Şimdi merak ediyorum balkonumuz ne hale gelecek?









8 Mayıs 2013 Çarşamba

İki yaş çocuğunun ince motor kas gelişimi-1

Bu zamana kadar hiç böyle bir araştırma yapmamıştım. Ta ki, Efe'nin bu yönde eksik olduğunu görene kadar. Seviniyordum evde hiç kitap yırtılmadı diye, şimdi zorla kağıt yırttırmaya çalışıyorum. Ama baktım zorla olacak işler değil, cazip hale getireyim oyuna dönüştüreyim dedim.
Doğası gereği zaten birşeyi yap dedinmi yapmaz çocuklar. Bir amacı bir mantığı olması lazım bence. Eğlenceli hale getirmek lazım. Şöyle bir örnek:
Bana göre Efe asla oyuncaklarını toplamaz kimse de toplatamazdı. Ta ki, öğretmeniyle topladığını görene kadar. Şarkı eşliğinde topluyor gayet güzel.
"Efe oyuncaklarını toplayalım mı kutuya atalım?"
"Hayır istemiyorum anne yapsın."
"Şimdi herşey oyuncak kutusuna kutusuna(şarkı ile)"
Ve mutlu son Efe şarkı söyleyerek yapar.
Her çocuk farklı karakterde ve hepsinin bir çözüm noktası var bence.
Peki asıl konu ince motor kas gelişimi için çalışmalar olunca nasıl oluyor, onları da yazayım dedim:
1) kağıt yırtma çalışmaları
Evdeki gazete ve dergileri yırttırabilir hatta bunlarla bir resmin içini yapıştırarak doldurabilirsiniz. Biz, top yapma yöntemini seçtik. Anneannemiz buldu bunu da:) Baktık ki yırtmıyor, " hadi bunu kartopu yap at" şeklinde yönerge verdik. Hem kağıdı yırtmış hem de avuç içinde sıkmış oldu.
2) Oyun hamuru
En fazla beş dakika oynar bırakır hamurları. Ben de evdeki oyuncak hayvan figürlerine yem yaptım. Elimde yuvarladığım minik toplar yemek oldu hayvanlara. Aynısını ondan da yapmasını istedim. Ve ne kadar güçlü olduğunu görmek adına hamuru avuç içinde sıkmasını sağladım:)
Hamuru küçük parçalara ayırıp bir şeyin içine yerleştirmesi de bayağı oyalayabiliyor.
3) Maşa çalışması
Kesme şekerleri bir kaptan diğerine maşa yardımıyla geçirmeyi çok sevdi. Değişik geldi belki de. Oyun hamurundan yaptığım küçük topları da maşa yardımıyla taşımasını sağladım. Belki de hamur oyunları içinde en sevdiği buydu.
4) İp geçirme çalışmaları
Önce makaralarla başladık işe. Bir yandan ipe geçirirken, renk, sayı gibi kavramları öğrenebilir minikler. Şimdilerde ise bu makaraları renklerine göre gruplayıp kule yapıyor Efe. Bu makaraları mothercareden almıştım indirim zamanı.
Geçenlerde ise, Melissa&Doug' ın ahşap ip geçirme setini aldım. Daha yeni olmasına rağmen çok kötü değil arası Efe'nin bununla:)
5) su aktarma
Tek bıkmadığımız oyun bu heralde... Saatlerce kaptan kaba su aktarabilir hatta onlarla yeni karışımlar yapabilir.
6) Djeco Vehicles oyunu. Bir çeşit puzzle olan bu oyun aslında parçaları çevirerek takmaya yönelik olduğu için tam şu anda amacıma göre. Dört tane araç var ve bu araçların tekerleri çevirilerek takılıyor. Tamiri bittikten sonra arabalarla oynamak keyifli gelebilir.
7) Playskool patates kafa oyunu. " bu oyuncağı kaldır istemiyorum" ile başlayan cümleden sonrasını tahmin edin siz... Aslında sevimli eğlenceli ve yaratıcı bir oyuncak. Ama Efe sevmedi. Parçaları yerine takıp çıkartmak tam onun ihtiyacına göre ama olmayınca olmuyor işte:)







7 Mayıs 2013 Salı

Kitap önerileri-kedi kitaplarımız:)

Bir ara takmıştı bizimkisi Pırtık Tekir'e. Artık öyle oldu ki kitaba gerek yok okumak için... Şimdi yazdığım bu iki kitabımızda sevimli pisiciklerle ilgili. İkisi de Yapı Kredi Yayınları'ndan. Cici Pisi Tedi, okumayı bilmeyen ama okumayı çok isteyen bir kedinin ve onun iki kardeşinin hikayesi. Küçükken anne ve babası uzaklara giden Tedi, iki kardeşine bakmak için çikolata fabrikasında çalışmaya başlar. Okula gitmediği için okumayı öğrenemez. Bir haftasonu parktan dönerken iki kedi kardeşle arkadaş olur. Ve arkadaşları sayesinde okumayı öğrenir.
Cümleler çok kısa değil kitapta. İlk başta sıkılabilir miniğiniz. Ben genelde kısalttım cümleleri. Ama resimler çok eğlenceli. Biraz aşina olunca, tamamını dinleyebilirler.
ÜÇ KEDİ BİR DİLEK
Bu kitap favorilerinden. Cümleler kısa ve sonları kafiyeli olduğundan hemen hafızaya yer ediyor. Tekerleme söyler gibi kitabı bakmadan tekrar edebiliyor. Hikaye, üç kedi arkadaşın kayan bir yıldız görmesiyle başlıyor. Sonraki gecelerde hep bir Yıldız'ın kaymasını bekliyor küçük piticik. "Üç kafadar yine damda Piti Pati ve Pus sırt üstü uzanmışlar keyifle sohbet ediyorlar"
Diye başlıyor ve pitiye arkadaşlarının oynadığı oyunla devam ediyor. Arkadaşlık üzerine yazılmış bir kitap. Resimler gene çok güzel. Özellikle yıldızlı gece resimleri Efe'nin en sevdikleri. Saymaya çalışıyoruz her seferinde. Hatta yakın bir tarihte ingilizceye çevirisi oldu bu kitabın.
İki kitapta güzel ama bizim favorimiz "üç kedi bir Dilek"...