13 Kasım 2013 Çarşamba

Choo choo tren

Çooook uzun zaman oldu yazmayalı, araya yaz girdi. E tabi bu arayı hızlı sarmak gerekirse; Efe büyüdü ve artık okullu oldu. Gidiş gelişler hep sıkıntılı oluyor maalesef ama olumlu geri dönüşler alıyoruz. Evde bu zamana kadar uygulayamadığı alışkanlıkları okul sayesinde kazandı. E tabi akşam eve gelince oyun zamanııııı oluyor. Karşılıklı birbirimizi özlediğimiz için daha kaliteli vakit geçiriyoruz. 
Bu ahşap treni 1 yaşındayken almıştım ve alırken Zekids'ten Gülsen Hanım, bana, bu oyuncakla uzun zaman oynayabileceğini söylemişti. Dört ay sonra üç yaşına basacak olan Efe halen zevkle oynuyor bununla. Hatta eskisinden daha yaratıcı oyunlar buluyor. Kimi zaman tren olarak evin içinde boydan boya geziyor, kimi zaman ahşap kare blokları yanyana dizip ksilofon yapıyor.
Tabi bir de işin toplama kısmı var ki, o da bana kalıyor. Çünkü Efe'nin toplama faslını beklerken her sabah okula geç kalıyoruz. Hatta her sabah bir oyuncağını mutlaka okula taşıyoruz. Okuldakilere de sabır diliyorum:)

17 Mayıs 2013 Cuma

Yaz geldi, balkon keyfi

Efe'nin öyle aman aman ilgisi olmadı kaydıraklara, park oyuncaklarına. Karınca sevmek, çiçeklere konuşmak, kedileri kovalamak için bol bol Fenerbahçe Parkı'na gidiyoruz. Doğayı sevmesi hoşuma gidiyor. Ortak zevklerle birşeyler yapmak, paylaşmak çok keyifli oluyor. Geçen yaz ilgilenememiştim balkonumla, ama bu yaz Efe'nin de katkılarıyla tekrar düzenledik balkonumuzu. Boş kalmış saksılarımıza bauhausdan çiçekler aldık önce. Ertesi günü balkona eski bir çarşafı serdim ve başladık çalışmaya. Çoğu toprağı Efe koydu saksılara. Ve günümüz banyoda bitti:) Tam anlamıyla çamur olduk çünkü. Ertesi günü temizlik kısmı ve tekstilleri yerleştirme kısmı başladı.
Uzun zamandır da kum havuzu arıyordum Efe'ye ama genelde pahalı geliyordu almak için. Dün tesadüfen Migros'ta bu kum havuzunu gördüm indirime girmişti. 60 TL'ye aldım:)
Mothercareden 10 kiloluk kumu 13 TL'ye aldım. Kendimce hesaplı bir alışveriş yaptım. Şimdi merak ediyorum balkonumuz ne hale gelecek?









8 Mayıs 2013 Çarşamba

İki yaş çocuğunun ince motor kas gelişimi-1

Bu zamana kadar hiç böyle bir araştırma yapmamıştım. Ta ki, Efe'nin bu yönde eksik olduğunu görene kadar. Seviniyordum evde hiç kitap yırtılmadı diye, şimdi zorla kağıt yırttırmaya çalışıyorum. Ama baktım zorla olacak işler değil, cazip hale getireyim oyuna dönüştüreyim dedim.
Doğası gereği zaten birşeyi yap dedinmi yapmaz çocuklar. Bir amacı bir mantığı olması lazım bence. Eğlenceli hale getirmek lazım. Şöyle bir örnek:
Bana göre Efe asla oyuncaklarını toplamaz kimse de toplatamazdı. Ta ki, öğretmeniyle topladığını görene kadar. Şarkı eşliğinde topluyor gayet güzel.
"Efe oyuncaklarını toplayalım mı kutuya atalım?"
"Hayır istemiyorum anne yapsın."
"Şimdi herşey oyuncak kutusuna kutusuna(şarkı ile)"
Ve mutlu son Efe şarkı söyleyerek yapar.
Her çocuk farklı karakterde ve hepsinin bir çözüm noktası var bence.
Peki asıl konu ince motor kas gelişimi için çalışmalar olunca nasıl oluyor, onları da yazayım dedim:
1) kağıt yırtma çalışmaları
Evdeki gazete ve dergileri yırttırabilir hatta bunlarla bir resmin içini yapıştırarak doldurabilirsiniz. Biz, top yapma yöntemini seçtik. Anneannemiz buldu bunu da:) Baktık ki yırtmıyor, " hadi bunu kartopu yap at" şeklinde yönerge verdik. Hem kağıdı yırtmış hem de avuç içinde sıkmış oldu.
2) Oyun hamuru
En fazla beş dakika oynar bırakır hamurları. Ben de evdeki oyuncak hayvan figürlerine yem yaptım. Elimde yuvarladığım minik toplar yemek oldu hayvanlara. Aynısını ondan da yapmasını istedim. Ve ne kadar güçlü olduğunu görmek adına hamuru avuç içinde sıkmasını sağladım:)
Hamuru küçük parçalara ayırıp bir şeyin içine yerleştirmesi de bayağı oyalayabiliyor.
3) Maşa çalışması
Kesme şekerleri bir kaptan diğerine maşa yardımıyla geçirmeyi çok sevdi. Değişik geldi belki de. Oyun hamurundan yaptığım küçük topları da maşa yardımıyla taşımasını sağladım. Belki de hamur oyunları içinde en sevdiği buydu.
4) İp geçirme çalışmaları
Önce makaralarla başladık işe. Bir yandan ipe geçirirken, renk, sayı gibi kavramları öğrenebilir minikler. Şimdilerde ise bu makaraları renklerine göre gruplayıp kule yapıyor Efe. Bu makaraları mothercareden almıştım indirim zamanı.
Geçenlerde ise, Melissa&Doug' ın ahşap ip geçirme setini aldım. Daha yeni olmasına rağmen çok kötü değil arası Efe'nin bununla:)
5) su aktarma
Tek bıkmadığımız oyun bu heralde... Saatlerce kaptan kaba su aktarabilir hatta onlarla yeni karışımlar yapabilir.
6) Djeco Vehicles oyunu. Bir çeşit puzzle olan bu oyun aslında parçaları çevirerek takmaya yönelik olduğu için tam şu anda amacıma göre. Dört tane araç var ve bu araçların tekerleri çevirilerek takılıyor. Tamiri bittikten sonra arabalarla oynamak keyifli gelebilir.
7) Playskool patates kafa oyunu. " bu oyuncağı kaldır istemiyorum" ile başlayan cümleden sonrasını tahmin edin siz... Aslında sevimli eğlenceli ve yaratıcı bir oyuncak. Ama Efe sevmedi. Parçaları yerine takıp çıkartmak tam onun ihtiyacına göre ama olmayınca olmuyor işte:)







7 Mayıs 2013 Salı

Kitap önerileri-kedi kitaplarımız:)

Bir ara takmıştı bizimkisi Pırtık Tekir'e. Artık öyle oldu ki kitaba gerek yok okumak için... Şimdi yazdığım bu iki kitabımızda sevimli pisiciklerle ilgili. İkisi de Yapı Kredi Yayınları'ndan. Cici Pisi Tedi, okumayı bilmeyen ama okumayı çok isteyen bir kedinin ve onun iki kardeşinin hikayesi. Küçükken anne ve babası uzaklara giden Tedi, iki kardeşine bakmak için çikolata fabrikasında çalışmaya başlar. Okula gitmediği için okumayı öğrenemez. Bir haftasonu parktan dönerken iki kedi kardeşle arkadaş olur. Ve arkadaşları sayesinde okumayı öğrenir.
Cümleler çok kısa değil kitapta. İlk başta sıkılabilir miniğiniz. Ben genelde kısalttım cümleleri. Ama resimler çok eğlenceli. Biraz aşina olunca, tamamını dinleyebilirler.
ÜÇ KEDİ BİR DİLEK
Bu kitap favorilerinden. Cümleler kısa ve sonları kafiyeli olduğundan hemen hafızaya yer ediyor. Tekerleme söyler gibi kitabı bakmadan tekrar edebiliyor. Hikaye, üç kedi arkadaşın kayan bir yıldız görmesiyle başlıyor. Sonraki gecelerde hep bir Yıldız'ın kaymasını bekliyor küçük piticik. "Üç kafadar yine damda Piti Pati ve Pus sırt üstü uzanmışlar keyifle sohbet ediyorlar"
Diye başlıyor ve pitiye arkadaşlarının oynadığı oyunla devam ediyor. Arkadaşlık üzerine yazılmış bir kitap. Resimler gene çok güzel. Özellikle yıldızlı gece resimleri Efe'nin en sevdikleri. Saymaya çalışıyoruz her seferinde. Hatta yakın bir tarihte ingilizceye çevirisi oldu bu kitabın.
İki kitapta güzel ama bizim favorimiz "üç kedi bir Dilek"...

8 Nisan 2013 Pazartesi

İlk Bahçem çimlendi:)

Bu ikinci kitimiz. İlk yaptığımızın çiçeklerini fotoğraflayıp koymaya fırsat olmadı. Çok yoğun bir anneyim. Ev, iş, çocuk, hobiler, gezmeler:)
Bahar yüzünü göstermişken ikincisini de yapalım dedik. Hem bu kez Efe'nin emeği daha çok oldu:)
Şimdi çimlenmiş halini görüyorsunuz resimlerde, çiçeklerini de yakında fotoğraflamak dileğiyle...

6 Nisan 2013 Cumartesi

Julia Donaldson Serisi-2

Maskeli Fare
" Hop dedik tavşan, nereye böyle acele acele? Çıkart bakalım börekleri çörekleri dök bakalım çikolatalarını kekleri" diyor bizim maskeli fare. Son günlerde en çok okuduğumuz kitaplardan biri. Repliklerini tekrarlamak çok zevkli resimler her zamanki gibi şahane. Güzel bir hikayesi var. Yol boyunca gördüğü bütün hayvanların yiyeceklerini alıyor. Diğer hayvanlar zayıflarken maskeli farenin göbeği büyüyor. Bir gün karşısına "bayan vakvak" çıkıyor ve bizim maskeli haydutu oyuna getiriyor.
Süper Kurti
Bu kitabı fazlaca benimsemedi Efe. Çok az okuduk. Buradaki kahramanımız bir solucan, süper Kurti. İstediği şekle kolayca girebildiği için arkadaşlarına yardım ediyor. Ama kötü kalpli kertenkele kaçırıyor bizim kahramanı. Vefakar arkadaşları da kurtarıyor bu iyi kalpli dostlarını.
İyi okumalar herkese:)

28 Mart 2013 Perşembe

Julia Donaldson Serimiz-1

Artık sığamıyoruz. Eve, odalara, hatta kitaplığa. Yakın zamanda kitaplık değiştirme ve oyuncak odasını düzenleme planım var. İki yaşında bir çocuk için oldukça fazla kitabımız var. Çok da fırsatım olmuyor son günlerde yazmaya. Bir yerden başlamak lazım, başladık:)
Çocuğun dil gelişimi için en büyük kaynak kitaplar. Hele ki Julia Donaldson gibi bir dile sahipse. Pırtık Tekir ile başladı bizim bu serilerimiz. Efe ısrarla onu okutunca dedimki var bunda birşey. Neden diğer kitaplar değil de bu? Sonrasında kitapçılarda deli gibi bu yazarın kitaplarını aramaya başladım. Bulduklarımı sizlerle de paylaşmak istedim.
Nohut Oda Bakla Sofa:
Minik yaşlı teyzemiz yakınıyor evi küçük diye. Bilge ihtiyara danışıyor ve onun öğütlerini uyguluyor. Çiftliğindeki hayvanları eve alıyor sonra da izle karmaşayı:) Sonunda anlıyor ki, yakınması boşa. Eski haline getiriyor evini.
Cümleler kısa ve kafiyeli. Resimler çok hoş. Gizli öznesinde ders veren bir öykü. Bizim kıssadan hisselere benziyor.
Yolda yürüyoruz, diyelim ki önümüzden bastonlu biri geçiyor. Efe'nin tepkisi: anne bak Bilge ihtiyar
Bayılıyorum bu benzetmelere:)
Kasabanın En Şık Devi:
Kravat kelimesini öğrendiğimiz kitap:) Buradaki kahramanımız George adında bir dev. Kendi gibi yüreği de kocaman çok yardımsever. Bir gün kendisine şık giysiler alan dev, yol boyunca gördüğü çaresiz hayvanlara yardım ediyor. Her birine bir giysisini veriyor. Sonunda kendi çıplak kalıyor. Durumu öğrenen arkadaşları deve sürpriz yapıyorlar.
Kitapta devin pantolonu düşünce söylediği bir cümle var. Efe de ne zaman pantolonunu çıkartmak istesek aynısını bize söylüyor:
Pantolonum düşüyor bu dev fena üşüyor:)
Kitabın resimlerinde çok ayrıntı var. Çok güzel çizilmiş. Çocukların benzetme yeteneklerini geliştirecek türden.

19 Mart 2013 Salı

Efe'nin Pipkin serisi

Evet kabul ediyorum benim çenem durmaz:) Hamileyken konuşup konuşup kafasını şişirdim Efe'nin. Doğdu yavrucak, bu sefer de anneannemiz, türküleriyle coşturdu. İki günlük bebeği anlayınca susturmak için Karadeniz türküsü söyleyen bir bizim evde var heralde. Hal böyle olunca Efe de çabuk konuştu. Ama bir yerde tıkanıyorum ve bu kez kitaplara başvuruyorum. Çünkü birşey uydurmama gerek yok, hikaye kitapta nasıl olsa. Yanlış hatırlamıyorsam ilk kitap okuduğumda Efe 4 aylıktı. Onbir aylık olduğunda bir gece anneme bıraktım. Geldim ki, annem çıldırmış. Çünkü annem o kitabı atmış yırtıldı diye ve Efe ağlamaya başlamış kitap okumadı diye. Ertesi günü annem aynı kitabı gidip aldı ve benim gibi okudu Efe'ye. Ses efektleri, hayret cümleleri, arada bir hikayeye uygun şarkılar falan...
Şimdi iki yaşında ve kocaman bir kitaplığı var oğlumun. İstediği kitabı getiriyor, defalarca okutuyor. Bir değil, iki değil, defalarca! Artık sıkılıyorum ve de ezberliyorum bakmadan okuyorum. Bir seriye taktığı zaman haftalar sürebiliyor Efe için. Pipkin serisi de öyle oldu bizim için. TÜBİTAK yayınlarından çıkan kitabın üç farklı kitabı var: Gökyüzü ne kadar yüksek, Deniz ne kadar derin , Bir milyon ne kadar büyük.
Kahramanımız sevimli bir penguen. Boyu küçük ama merakı çok büyük. Herşeyi merak ediyor sonra da araştırmaya yola çıkıyor. Umarım Efe de etkilenip bir gün bana: "Anne ben de cevabını bulmaya gidiyorum" demez.
Pipkin'in annesi bana benzemiyor tabi:) Her seferinde arkasından el sallayıp, iyi şanslar diliyor.
Bu üç kitaptan da değişik kelime ve hayvan isimleri öğrendik. Ayrıca penguenlerin uçamadığını sadece yüzebildiğini de buradan öğrendi. Aslında ben kitabı ona sadece okuyorum hiçbir ekleme efekt yapmadan. Ama Efe ilgisini çeken yerleri ve merakını o kadar güzel ifade ediyor ki, bunu öğrendiği kelimelerden anlayabiliyorum.
Gymboree'deki art dersimizde bir gün İlayda öğretmen penguen yaptırdı çocuklara. Efe de hemen açtı çenesini: penguenler uçmaz yüzerler ama Albatros kuşu uçabilir. İşte bu cümleyi duyan başka bir ebeveyn de başladı bana konuşmaya. Daha bu yaşta ansiklopedi mi okumuşum çocuğa daha o bile bilmiyormuş Albatros kuşunu... Bu kısmına yorum yapmıyorum tercihi size bırakıyorum.
Eğer siz de Pipkin ile tanışmak isterseniz kitapçılarda bulabilirsiniz. Fiyatları gayet uygun 14 TL ve kalın sünger kapak.

2 Mart 2013 Cumartesi

My Kids Corner Faciası!

Bu bloga kötü şeyler yazmak hiç istemiyorum aslında. Ama yaşadığım olumsuzlukları insanların bilmesi, onların da aynı şeyleri yaşamaması için yazıyorum. Belki de işletmeciler bu durumdan kendilerine pay çıkarır ve bundan sonraki misafirlerine daha düzgün davranır.
Burası Kozyatağında çocuklu ailelere Cafe hizmeti veren aynı zamanda oyun grubu hizmeti ve eğitim danışmanlığı veren bir yer. Nereden biliyorum? İnternet sitelerinden.
Üç kere gittim buraya üç ziyaretim de fiyasko resmen. Boşa harcanmış zaman ve para. Cafe hizmetinden yararlanmak için gittik son iki kez. İki katlı bir yer, alt kat Cafe üst kat oyun yeri. Tüm gün sınırsız oyun yeri 10TL ücreti var. Sözüm ona çocuğunuz yukarda oynarken siz rahat rahat çayınızı içebileceksiniz. Oyun yerinde bir hanım var çocuklara göz kulak olan. Ama dediğim gibi sadece göz kulak oluyor oyun oynatmıyor. Her çocuk kendi başına oynuyor. Hal böyle olunca da bakıyorsunuz, anneler mecburen oyun yerine çıkmış çocuklarını oyalıyor yada çocuklar aşağıya iniyor. İki arkadaş gittik buraya. Sarper Efe çok hareketli bir çocuk ama nihayetinde iki yaşında. Doğal olarak oyuncak kutularını amaçsızca boşalttı, yerdeki toplara ayağı ile vurdu( topa vurulur zaten), gözetmen ablanın onu her uyarması sonucunda da hırçınlaşmaya başladı. Çocukların hislerine çok güveniyorum. Kesinlikle o da istenmediğini hissetti. Çocuk gelişimiyle alakası olmayan gözetmen ablamız, öyle uyarılarda bulunuyor ki komik gerçekten.
"Ama hep oyuncakları döküyorsun, onları atma, bunları elleme, bizimle iletişim kurmuyor bu çocuk başedemiyorum"
Anlamadığım birşey var?? İki yaş çocuklarına hizmet verilmiyor mu? Eğer öyleyse orda ne işimiz var? Bir önceki gelişimizde müzik açacaklarını söylediler. Oyun yok, müzik yok çok bile durdu çocuklar. Neymiş, giderken açılacakmış.
Bugün haftasonu olduğu için kahvaltıya gittik. Açık büfe 17 TL. Aman Allah'ım ne kahvaltı! Zar inceliğinde kesilmiş beyaz peynir, kurumuş kaşar peynirleri, buz gibi sosisliler. İlk defa yemek için verdiğim paraya acıdım. Topu topu yarım saatlik oyun yerine verilen 10TL para. Memnun olmadığımızı onlar da anladı bence . Ama hiç bir gayretleri olmadı umurlarında değil. Gider miyim bir daha? Asla! Zaten buraya ilk gidişim de faciaydı.
10 dakika durduk sadece. Çünkü nasıl bir yer olduğunu görmeye bilgi almaya gitmiştik. Bize çay ikram etmek istediklerini söylediler kabul ettik tabi. Tam çıkıyordum ki, hesap getirdiler. Hem oyun yerine hem de çaylara para aldılar:)
Çok ilginç geldi bana. Sonuçta orayı keşfetmeye gelmiştim. Müşteri kazanmak için en azından on dakikalık oyun yerinin parasını almayabilirlerdi.
Son olarak tek diyeceğim : TAVSİYE ETMİYORUM!

20 Şubat 2013 Çarşamba

Efe'nin birinci yaşını nasıl kutladık?

Hazır ikinci yaş günü hazırlıklarını yazmışken, geçen sene neler yaptım yazayım dedim. Birinci yaşı evde kutlamak daha mantıklı geliyor bana. Çünkü henüz yürümeye başlayan yada daha yürümeyen bebeklerle, evde kutlama yapmak daha kolay. Dışarıdaki partilerde anneler rahat edemiyor, "aman düşmesin, yok oraya gitmesin, eyvah emekliyor yerde elleri pislendi" diye.
Ama evdeki partilerde de bence, evi bebeklere uygun hale getirmek lazım. Ben nasıl yaptım?
1) salonumda sivri köşeli sehpaları ve eşyaları kaldırdım. Ortaya en Tüysüz, en hav çıkarmayan halımı serdim. Koltukları, alanı genişletecek şekilde yerleştirdim.
2) Bir odamı oyuncak odası yapmıştım. Buranın zeminine de puzzle halılardan serdim. Hem temizliği kolay oldu hem de bebekler rahat etti.
3) Yemek masamın üzerine servis yaptım ikramları ve büyüklerin ısrarına rağmen sıcak içecek servisi yapmadık o gün. Çünkü sekiz bebeği servis edilen kaynar çaylara karşı korumak zor!
Evde parti yapacağım önceden belliydi o yüzden uygun bir zamanda süs işlerini hallettim. Tabiki bütçeyi en az yorarak:) Bunun için bildiğim tek adres Eminönü:)
Şöyle ki, kurukahveci Mehmet Efendi'nin sokağına girdiğinizde yol boyunca süsleme malzemeleri satan dükkanlar var. Balonlar, fenerler, tüller, yapışkanlı simli harfler ve aklıma gelmeyen bir sürü şey... Ama bu sokağın sonunda sepetçi dükkanlar başlıyor. İşte orada bir dükkan varki, migroslarda gördüğünüz disney temalı bardak, peçete, tabak, kapı süsü vs. Çok uygun fiyatta.
Hatırladığım kadarıyla yüz tane balonu 10TL ye almıştım geçen yıl. Bu alışverişimden aldıklarım:
1) kapı süsü
2) masa örtüsü(resimlerde detayları görebilirsiniz)
3) balonlar, fenerler
4) yapışkanlı simli harfler, hoşgeldin ve happy birthday askıları
5) bardak,peçete,tabak
İkramlar zaten aile büyüklerinin ayarladığı şeylerdi. Pastasını ben seçtim:) Dört aylıkken beri tanıdığı Kahraman Winnie the Pooh. O yüzden pastasını bu şekilde seçtim. İnternetten araştırdım pastacıları ama benim oturduğum cadde üzerinde bir pastane var ki, gerçekten yetenekliler. Keyifli Tatlar'dan pasta ve ikramlık kurabiyelerini yaptırdım. Doğum zamanında şekerlerini koyduğumuz sepete bu kurabiyeleri yerleştirdim. Böylece sakla samanı gelir zamanı oldu:)
Son olarak yaptığım büyük hazırlık fotoğrafçıydı. Bu konuda arayışım olmadı çünkü zaten Jasmin Traub ile doğum fotoğraflarında çalışmıştık. Ameliyathaneye girerken düşündüğüm tek şey: iyi ki jasmini bulmuşum oldu. Çünkü o olmasa ben oracıkta heyecandan bayılabilirdim. Zaten bayılttılar ameliyathanede:) Sağolsun Jasmin çok güzel kareler yakaladı çekti.
Veeeee doğumgünü biter. Arkanızı dönün şöyle bir bakın eve şimdi, nasıl görünüyor? Kim toplayacak bunları şimdi? İşin en zor kısmı bu işte. O anda bir ses: Anneeeee!
Efe'nin anneannesi yardım eder her zamanki gibi ve bu doğumgününü atlatırız böylece.







19 Şubat 2013 Salı

3 yaş öncesi televizyon izletmeli mi?

Yakınlarım iyi bilir hamileliğimdeki sıkıntılarımı. Amniyosentez olmak zorunda kalmıştım ve 21 gün beklemiştim test sonuçlarını. 21 gün değil yıl gibi gelmişti bana. Kafamda bir sürü soru işareti? Belki de bunun etkisiyle Efe dünyaya geldiğinde onunla kaliteli vakit geçirmek için elimden geleni yaptım. Ve bunun içinde televizyon izletmek diye bir şey yoktu. Yine de Efe'nin ikinci ay rutin kontrolünde doktorumuz şöyle uyarı yaptı: üç yaşına kadar tv izlettirmeyin, üç yaşından sonra günde sadece yarım saat.
Zaten istemiyordum tv izletmek ama doktorun böyle uyarması bahanem oldu. Aile büyüklerine ancak bu şekilde açıklama yapabilir ve kabul ettirebilirsiniz. Çünkü hep aynı laf: Aman canım nolcak sen izlemedin mi? Her tv izleyen aptal mı oluyor?
İster istemez savunmaya geçiyorum ve sanki uzmanmışım gibi açıklama yapmaya başlıyorum. Evet ben izledim ama benim çocukluğumda tek kanallıydı tv. Şimdiki gibi sabahtan akşama çocuk kanalı ve programları yoktu. Ayrıca bahçeli evde büyümenin avantajını yaşadım. Dört duvar arasına sıkışmamış özgür bir çocukluk geçirdim. Tek eğlencem tv değildi. Dört yaşındayken Susam Sokağı programı başlamıştı. Hepi topu yarım saat sürüyordu. Şimdi baby tv açıyorsunuz sabah 8 akşam 9 yayında.
Israrla tv izletmiyorum ve izletmeyeceğim. İnternette çeşitli makaleler de okudum bununla ilgili. Uzmanların ortak görüşü bu şekilde, üç yaşına kadar tv izlettirmek sakıncalı. Ve doktorumuzun söylediğine göre bununla ilgili olumsuz geri dönüşleri ancak çocuk okula gittiğinde farkedebilirmişiz. Olumsuz geri dönüşlerden kasıt; hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, konstrasyon bozukluğu, odaklanma güçlüğü.
Son olarak bir de video bağlantısı vereyim, daha bilimsel açıdan açıklamalar burada çünkü:

http://www.youtube.com/watch?v=v2SdEpHjrjw

Hadi aynısını yapsın Efe!

Böyle söylediğim zaman çocuk bir şevkleniyor:) Hemen aynısını yapıp birilerine göstermek ve karşılığında övgüler almak istiyor. En doğal hakkı tabiki. Yeter ki oynasın eğlensin benim tüm vakitlerim onun çünkü... Artık daha rahat çözüyorum Efe'yi. Çünkü kendini gayet güzel ifade ediyor. Mesela bu oyunu özellikle hediye paketi yaptırdım. Açtığı zaman söylediği ilk şey: çok güzel anne!
O zaman dedim ki tamamdır, doğru oyuncak. Gerçi yanıldığım çok az oldu ama olsun:) bu oyuncak yine zekidsten. Stoklarda çok çabuk biten bir oyuncak maalesef. Ne zamandır yakalayamıyordum geçen hafta buldum son bir taneyi. Daha önce mağazaya gittiğimizde Efe masada bayağı vakit geçirmişti bununla. Nedense almadım ama sonra pişman oldum. Çünkü biten oyuncak uzun süre gelmiyor.
Neyse... Bu oyunun amacı, kartlardaki hayvan suratlarının aynısını yapmak. Kolay gibi görünebilir ama dikkat etmesi gereken çok ince ayrıntılar var parçalarda. Mesela her iki kulak, göz birbirinin aynı değil! 10 değişik kart, 25 parça ve bir zemin tahtası var. Djeco'nun eşsiz tasarımı resimler...
Bence çocukları çok iyi tanıyor bu marka.
Görsel algı, dikkat, konsantrasyon için iyi bir oyun. Zaten oyun iki yaş ve yukarısı. Fiyatı da 66 TL. Ahşap olduğu için bence değer bir fiyat.
www.zekids.com.tr





Efe'nin ikinci yaş doğumgünü hazırlığı

Geçen yıl bu vakitler yine aynı telaş vardı bizim evde. Neyse ki bu yılki kutlamayı dışarıda gerçekleştiriyoruz. Birinci yaş doğumgünlerinde, bebekler henüz yürümeye başladıkları için bence, evde kutlama yapmak daha az yorucu. Ama bu yıl hepsi Tazmanya canavarı gibi nereye gittiklerini bilemedikleri için, biz de dışarıda alternatifleri değerlendirmeye karar verdik.
Evimiz kozyatağı civarı dolayısıyla buradaki mekanlara baktık. Olur da böyle bir arayış içine girerseniz bir kaç mekan adı:
1) Bağ pastanesi
2) Play-İnn
3) My kids corner
4) Gymboree Erenköy
5) Muzhipo kids
Biz hangisini tercih ettik?
Bu yıl Efe'nin doğumgününü evimize bir sokak uzaklıkta bulunan Muzhipo kids'te kutlayacağız. Hem evimize yakınlığı, hem fiyatının uygunluğu hem de Gamze hanımın ilgisi üzerine tercihimizi bu yönde yaptık.
Şimdi aklımdaki ama yapamadığım liste şöyle:
1) o gün koşturmacayla geçecek. O yüzden hemen düz bir babet edinmeliyim. Rengi kıyafetime uygun olmalı.
2) Efe'nin arkadaşlarına küçük hediyelikler hazırlamalıyım.
3) o günü fotoğrafla ölümsüzleştirmek adına uygun bir plan yapmalıyım. Yoksa o gün çok karmaşa olacak.
4) Pasta ve diğer ikramlar benim dışımda gelişecek o yüzden kafam rahat:)
5) Efe'nin kıyafeti de anneanneden. Çünkü maalesef mağazalarda erkek çocuklarına o kadar alternatif yok. Biz de kendimiz üretmeye karar verdik. Bitmiş halini de koyacağım ilerleyen günlerde bloga.
6) Tabiki benim kıyafetim. Eşim duysa gözleri yaşarır:) ne kadar tutumluyum:) Geçen yıl indirimden aldığım kıyafeti giyeceğim:)



12 Şubat 2013 Salı

Keçeden güneş yastığı

Konuşmaya başladığından beri Aydede, yıldız, güneş üçlemesi hakkında şarkılar söylüyor hikayeler ve uyku masalları anlatıyoruz. Ben de keçe denen malzemeyi çok sevmişken, kartondan evinin içine koyması için bu güneş yastığını yapmaya karar verdim. Günlerdir elimde kestiğim parçalar ve kurdeleler. Hemen anladı güneş yapacağımı. Başladı söylenmeye "güneşin dilini yap" diye. Maalesef ağzı ve dili için malzemem yok elimde. Artı yarın tamamlayınca koyacağım yeni resimleri. Henüz görmedi bu son halini. Ama eminim ki, gördüğünde ilk söyleyeceği şey " güneşin dili yok" olacak.
Yapımı çok basit. Keçeniz, kurdeleniz, makas, iğne , ipliğiniz ve yapıştırıcınız varsa ; istediğiniz boyutlarda parçaları kesip hemen işe koyulabilirsiniz. Kolay gelsin:)





11 Şubat 2013 Pazartesi

Kurdelelerin dansı

Bu seferki aktivitemize Efe'nin arkadaşı Sarper Efe'yi de dahil ettik. İki yaramaz daha çok eğlendi bence. Aslında kitapta gördüğüm etkinlik kurdeleler ile değil kumaş parçalarından yapılmıştı. Kurdele kullanmak daha kolay ve şık oldu bence. Nasıl yaptık?
Önce tuhafiyeden, çanta sapı yapmak için kullanılan malzemeden aldım. Bu daireler çocukların hoşuna gitti, bir süre direksiyon olarak oynadılar bununla. Daha sonra, kurdeleleri çeşitli boylarda kesip bu dairelere bağladık. Bağlama kısmına çocukları da dahil etmek istesek de onlar kurdeleleri kafalarından aşağı dökmeyi tercih ettiler.
Peki nasıl oynadık?
Kurdeleleri hem bağlama aşamasında hem de daha sonrasında renklerini söyleyerek çocuklardan istedik. Ya da ellerindeki kurdeleleri renkleri ile söyleyerek alıp daireye bağladık. Tamamlandığında ise, iki çocuk da ellerine bunları alarak savurmaya, dans etmeye, söylediğimiz şarkılarda sallamaya başladı. Kafalarından aşağı yağmur gibi yağdırdık.
Çocuğunuzdan bir rengi seçmesini ve tutmasını isteyip o renge ait uydurmada bir şarkı eşliğinde dönebilirsiniz. Ya da hayali alışveriş yapıp, seçtiği kurdelenin parasını alıp, daireden çözüp ona satabilirsiniz.
Renkleri öğrenmesi ve dil gelişimini desteklemek açısından güzel bir aktivite bence. Hem daha sonrası için bile değerlendirebileceğiniz güzel bir çalışma.

8 Şubat 2013 Cuma

Zürafa yap devir!

Biliyorum ki Efe bu oyunun yapım aşamasına katılmayacak. O uyurken ben de parçaları hazırladım uyanınca oynasın diye. Aslında evde kule oyunları var. Üst üste dizin devirdiğimiz küpler, fıçılar vs. Ama bu, benden olsun istedim. Benim emeğimde olsun istedim. Tabii dengede tutması hiç kolay olmayacak bu zürafanın bacaklarını; çünkü çok düzgün rulolar yapamadım.
Yapması çok basit. İki tane karton kutunuz, boyanız, yapıştırıcı ve makasınız varsa evde yapabilirsiniz hemen.
Ben nasıl yaptım?
1) önce karton kutuları sarı kağıtlar ile kapladım. Arzu edenler sarı parmak boya ile de boyayabilir.
2) gövde kısmındaki kartonun üzerine kırmızı benekler yapıştırdım. Tırtıl palet ile de yapabilirsiniz siz.
3) bacaklarını, kartondan rulolar yaparak oluşturdum ki, bu en zor kısmıydı. Evinde hazır rulo olanlar uğraşmasın hiç. Çünkü dengede tutmak da zor oluyor böyle.
4) boyun kısmı için daha kısa bir rulo yaptım ve ayırdının yapılması için üzerine kırmızı kalemle benekler yaptım.
5) baş kısmı için olşturduğum sarı kartona iki tane kulak, iki tane boynuz, kesip yapıştırdım.
Şimdi sıra Efe'de. Bakalım uyanıp da görünce ne yapacak?
Bu arada, bu aktiviteyi Marsık yayınlarının Anne Çocuk Ev Okulu kitabından görüp de yaptım.



7 Şubat 2013 Perşembe

Tık tık tık buyrun buyrun:)

Bu ahşap puzzle artık başka birşey oldu Efe için. Tilkinin kapısını çalıyor, tık tık tık. Kim o? Buyrun buyrun. Selaaam Efe geldi.
Bunlar Efe'nin ağzından dökülenler. Puzzle aşamasını geçti artık resimlerle hayal dünyasında geziyor. Zaten çok severek almıştım bu ahşap yapbozu. Djeco markasının resimlerine fikirlerine zaten hayranım. Bir de bu ahşap oyuncak üç katmandan oluşuyor. Genelden detaya gidiyor. En dışında ağacın yaprakları, bir altında evin odaları ve yaşayan hayvanların aileleri bulunuyor. En alt katmanda ise her hayvandan bir tane yatağına yatmış şekilde. İki yaş ve üstü için olsa da bir buçuk yaşında rahatlıkla yapılabilecek bir oyun. Çocuk oyunu tamamlayamasa bile konuşabileceğiniz çok ayrıntı var üzerinde. Tavsiyem, önce resimleri çocuğa hikayeleştirmeniz. Dil gelişimi açısından önemli bence. Sonrasında anlattığınız hikaye üzerinden soru cevap yaparsanız çocuğunuzu da konuşması için teşvik edersiniz.
Efe artık her odaya kendi bir hikaye uyduruyor. Hayvanları yerlerine yatırıyor. Banyo yapıyorlar, oyun oynuyorlar, salıncakta sallanıyorlar. Şimdi için, tüketmiş olsak ta, mama sandalyesinde önüne koyduğum zaman 10 dakika kazanıyorum:)
Tabi ki her Djeco oyuncak gibi bunu da zekidsten aldım. Stokta var mı bilmiyorum. Ama bunun bir de tavşanların evi olan bir versiyonu var. Piyasada hem ahşap hem de böyle detaya inen katmanlı puzzle görmedim.







29 Ocak 2013 Salı

Efe'nin E'si

Ne zamandır Efe'ye makas kullanabileceği bir çalışma düşünüyordum. Kırtasiyede bu bıçaksız kağıt makaslarına rastladım. Gönül rahatlığıyla eline verebileceğim bir makas. Bu sıralar E harfine takılmış durumda. Belki adından dolayı. Nerede E görse ısrarla bize de gösteriyor. Ben de önce ona müsvette şekilde makas kullandırdım. Sonra da muntazam şekilde mavi kartona çizdiğim E harfini kestim. Bir kez daha anladımki, Efe işin yapılış sürecini izlemeyi daha çok seviyor. Sanki ben çocuk o anne:)
Elimdeki bir kitaptan bu fil figürünü de kestim. Neyseki fili harfe yapıştırma işlemini gerçekleştirdi. Nereye isterse yapıştırabilecemizi söyledim. O ise, magnet puzzle ile buzdolabına tutturmayı tercih etti. Akşam olup babasına ısrarla gösterdiği zaman anlıyorum ki, beni dinlemez görünüyor ama dinliyor ve kaydediyor. Yaptıklarımızı başkalarına gösterme kısmında ben çok mutlu oluyorum. Koca gün içinde kısa süreli de olsa yararlı birşeyler yapmanın rahatlığını yaşıyorum.
Şablonları isteyen olursa, blogun izleyici kısmına tıklayıp izleyici olun ve zehtuaga@gmail.com adresine mail atın.



27 Ocak 2013 Pazar

Sirkte penguen görememek...

Evet, o kadar bekledik Atlantis Sirki gelsin, Efe de kitaplardan gördüğü hayvanların gerçekleriyle tanışsın diye... Ama hayal kırıklığı oldu bizim için. Tanıtımlarında fokların gösterisi ve penguen Show diye ilk sıralara koyduğu gösteriler yok gibi bir şeydi... İlk yarıda iki tane fok çıktı sahneye. Hayvanların hâli içler acısıydı zaten. Belki on dakika durdular sahnede, biz de o vakit içinde Efe'ye "Aaaa bak işte foklar çıktı" falan diye anlattık. Asıl önemlisi penguenlerdi çünkü Efe Pipkin sayıklayarak gitti sirke. Artık Show bitip sanatçılar el sallarken iki tane minik penguen çıktı üç dakika durdu yada durmadı hepsi bu... Sihirbaz gösterisi sırasında bir Sibirya kaplanı kafes içinde çıkıyor ve siz de içnizden " burası onun evi değil yazık" diyorsunuz.
Bunların dışındaki jonglörlük, trapez gösterileri iyiydi ama Efe'ye göre değildi. Bir de zaman zaman ışıklar sönüyor Neon ışıklar yanıyor ve müzik sesiyle birleşince küçük çocuklar için korkutucu olabiliyor. Bu şekilde ağlayıp çıkan çocuklar oldu.
Eğer ki gitmeyi düşünürseniz diye yazıverdim işte:)




25 Ocak 2013 Cuma

Efe'nin gerçek gitarı

Çocuklar çok çabuk sıkılır oyun ve oyuncaklardan. Ama bazıları vardır ki, torunlarınıza kalabilecek sağlamlıktadır. Bu yüzden Efe'ye oyuncak seçerken ahşap olmasına özen gösteriyorum. Fiyatları genelde plastik olanlara göre daha pahalı. Ama kesinlikle daha sağlıklı!
Evdeki oyun ve oyuncaklar içinde hiç saklama gereği duymadığım, hiç sıkılmadan oynanan belli başlıları var. Bu gitar da onlardan biri. Day&night oyunundan sonra bir de bu vardı elimizde bu hafta. Aslında uzun zamandır oynuyor bununla Efe. Hatta kendisinin seçtiği ilk oyuncak. Aldığımda 16 aylıktı. Geçtiğimiz yaz Nivokido'ya yolumuz çok düştü. Daha önce söylediğim gibi her oyuncağın açılmış kutusu mevcut. Efe'nin çok ilgisini çekti bu gitar. Halbuki evde bir tane vardı. Öyleyse neydi değişik olan?
Çünkü bu tam anlamıyla gerçek bir gitar. Çıkardığı sesler, akordu vs. Herşeyiyle gerçek bir gitar. Bir de eline aldığında ahşabın verdiği o gerçeklik hissi herhalde. Kullanılan boya sağlığa zararlı değil. İçimiz rahat etsin yani. Oyuncağın markası Sevi Trudi. İtalyanmış kendileri. Ben Nivokidodan başka yerde görmedim.
Efe'ye bunu aldığım gün, o kadar sevindi ki, gitarını elinde tutabilmek adına bebek arabasından hiç inmedi. Bu Efe için görülmüş şey değil! Ve yol boyunca gördüğümüz bütün çocuklar annelerine bizim gitarı gösterdiler ısrarla:) Bir çoğu da sordu nereden aldığımızı.
Bir de askısı olsa çok iyi olacakmış ama ben ona da geçici bir çözüm buldum. Boynuna asıp hem dönüp dansediyor hem de gitarını çalıyor. Efe'yi mutlu görmek beni daha çok mutlu ediyor!
incelemek isteyenler için Sevi'nin internet sitesi:

http://www.sevi.com/en/prodotti/Sevi-Toys/line/Musical+Instruments/82012.html





22 Ocak 2013 Salı

Efe'nin son favori oyuncağı: DAY AND NIGHT

Uzun zamandır bu oyuncağı almayı düşünüyordum ama tereddütlerim vardı Efe'ye dair. Henüz kuralı olan bi oyuna konsantre olamaz gibi geliyordu. Zaten stokları çabuk biten bir ürün. Ben de yılbaşı öncesi aldım ki ileride veririm oynar sonra kalmıyor diye... Bu grip salgınına yakalandığımızdan beri zuladan çıkartmadığım oyun kalmadı. Bu da onlardan biri. Çok eğlenceli bir mantık oyunu.
Şaşılır bir şekilde Efe oyuncakla çok ilgilendi hatta gece ateşli uyandığında bile bununla oynamak istedi. Benim tahminim, henüz oyunu tek başına tamamlayamadığı için bu kadar ısrarla istiyor. Yani bence henüz tüketemedi bu oyunu.

Nereden aldım?
Şaşkınbakkal'da Zekids Mağazası'ndan aldım. Tam olarak adı: Smart Games Day and Night . Şu an stokta yok. Ama geçenlerde İyi Cüceler kitabevinde görmüştüm orada vardı.

Nasıl oynanır?
Oyunun 24 gündüz, 24 gece sayfası var. Amacımız da, sayfalardaki şekillere uygun olarak sopalara parçaları yerleştirmek. Sayfalardaki şekiller kolaydan zora doğru gidiyor. Gündüz sayfaları, renkleri belirgin şekilde; gece sayfaları ise silüet şeklinde. Oyunun yaş aralığı 2-5 yaş. Tabiki biz Efe ile şimdilik sadece gündüz sayfalarını oynuyoruz. İlk başta benim talimatlarımız alarak parçaları yerleştiriyordu. "Turuncu sopanın üzerinde ne var? Yeşil var. Yeşili turuncunun üzerine koy. Yaşasın aynısı oldu!" Gibi konuşmaları yaptığımız için hem yönerge alma kabiliyeti hem de dil gelişimi ilerliyor. Son günlerde ise, kendi bir şekil yapıp şeklin olduğu sayfayı arıyor. Bu da bir yöntem Efe için:)
Benim tavsiyem, çocuklarınızı derse oturtur gibi bütün sayfaları yapmaya zorlamayın. Konsantre süreleri çok kısa o yüzden her gün bir sayfa yapmakta fayda var.

Oyunun aldığı ödüller:
Grand Prix 2011 Best product on Toy Fair Prague
Main Prize Winner “A child’s Friendly World” 2010
Seal of Excellence 2011
Superproduct 2009

Oyunun nasıl oynandığına dair Zekids mağazası bir video paylaşmış:
http://www.zekids.com/daynight











Çocuklara kontür çalışması

Uzun zamandır Efe hasta eve hapsolmuş durumdayız. Oyuncakları tükettiğimiz noktaya geldik ve ben yeni birşeyler bulmakta gerçekten zorlanmaya başladım.
Yemek yedirirken genelde bana resim çizdirir Efe. Bu kez elini kağıdın üzerine koydu ben de etrafından kontürünü çizdim. Çok hoşuna gitti tabiki ve "bi daha çiz" diyerek belki beş sefer tekrarlattı. Düşünün artık kaç dakikada yemek yediğimizi...
Belki nesnelerin de kontürünü çıkarabilir diye düşündüm ve bu aktiviteyi buldum. Önce oyuncaklarının ve evde hoşuna giden eşyaların arasından bir kaçını seçtim. Kartonların üzerine koyarak önce benim yardımımla sonra tek başına, kontürlerini çizdi. Başta biraz şaşkınlık yarattı bu durum onun için. Sonra bu nesneleri kutuya koyup, resimlerle eşleştirmesini istedim. Ama Efe için basit kaçtı. Aktivite de fazla uzun sürmedi.
Gölgeleriyle şekilleri eşleştirmesi için güzel bir aktivite. Hem de basit.



18 Ocak 2013 Cuma

YARIYIL ÇOCUK ETKİNLİKLERİ

PEPEE KONSERİ
İlk olarak bunu yazayım dedim. O kadar çok izleyicisi var çocuklar o kadar çok seviyor ki, tahminimce kalabalık bir etkinlik olacak. Kozyatağı Kültür Merkezi 5 Şubat 2013 ve 6 Şubat 2013 tarihinde, saat 12'de Pepee minik izleyicileriyle buluşuyor. Sevilen şarkılarının ve interaktif oyunlarının yer alacağı etkinlik Kadıköy Belediyesi'nin katkılarıyla düzenleniyor. Bilet ücreti 15 TL. Ayrıntılı bilgi için www.kkm.gen.tr adresine bakabilirsiniz.
ATLANTİS SİRKİ
Efe'yi çok götürmek istiyorum bu sirke. Umarım anlatılan kadar güzeldir ve de oğlum eğlenir. 25 Ocak-10 Şubat tarihleri arasında İçerenköy Carrefour'da olacak bu gösteri. Biletler Biletixten temin edilebiliyor. 1. Kategori 34 TL, 2. Kategori 28 TL. Ayrıntılı bilgi için
http://www.atlantissirki.com/sayfa.php?page=nerede adresine bakabilirsiniz.

Çocuk kitap günleri-ücretsiz

Evimiz Kozyatağı Kültür Merkezi'ne yakın olduğu için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. İçindeki az ama öz mağazaları ve de düzeniyle tüm ihtiyaçlarıma cevap veriyor. Üstelik çocuklu bir anne olarak da kurtarıcım. Özellikle çocuklar ve ebeveynler için yaptıkları ücretsiz etkinlik, seminerler şehirde yaşayan ailelerin imdadına yetişiyor bazen.
İlk kez uygulayacakları "Çocuk Kitap Günleri" de bu etkinliklerden biri sadece. Yarıyılın gelmesi ile birçok aktivite düzenlemiş Kozzy. Efe'yi ilk olarak bu etkinliğe götürüp deneyim kazanayım dedim. Henüz 2 bile olmadı benim oğlum:) ama daha büyük çocuklara sahip ebeveynler Kozzy'nin internet sitesinden etkinlik tarihlerine bakıp katılabilirler.
25-31 Ocak tarihleri arasında, A sanat galerisinde çeşitli yazarlar seçtikleri kitabı okuyacaklar. Yazarlar ve yayınevlerinin katılımıyla düzenlenen etkinlikte söyleşi ve imza günleri de olacak. Doğan kitap ve Yapı Kredi Yayınları bu yayınevlerinden ikisi sadece.
http://www.kkm.gen.tr/haberdetay.aspx?id=2774

14 Ocak 2013 Pazartesi

Evde kar topu:(

O kadar bekledik kar yağsın diye... "Karlı bir gün" kitabını defalarca dinledi benden Efe. Ama şanssızlık bu ya, hasta oldu yavrucuk geçen hafta. Havadan ağır ağır süzülün karlara, camın gerisinden bakmakla yetindi sadece. Halbuki ne hayaller kurmuştum, neyse başka sefere dedik artık... Kendini enerjik hissettiği zamanın birinde, klimamızın üzerinde biriken karları tepsiye koydum. İstediği gibi dokunsun oynasın diye. Kitaplarda gördüğü gibi eldivenlerini giymek istedi önce. Sonrasında küçük avucunun içinde eriyen karlara hayretle baktı. Alında kalmış olmalı kitaptan ki, " karlar eriyor" dedi.
İstanbula zaten kar yağması bir dert iken, biz de herhalde kar hevesimizi günübirlik gittiğimiz turlarda alacağız.



10 Ocak 2013 Perşembe

Ahşap oyuncak boyamaya devam

Kar yağsın diye bekledik Efe'mle. Gel gör ki hasta oldu oğlum hevesimiz yarım kaldı. Evde çok sıkıldık. Her gün kapıya 1-2 kez gidip attiiii diyor ama nafile. Oyalamak için elimden geleni yapıyorum. İyi ki haftasonu gittiğimiz Oyuncak Müzesi'ndeki ahşap boyama atölyesinden almışım bu kaplumbağayı. Giydirdim önlüğünü serdim sofra bezini parkeye ve mama sandalyesinde rahat rahat yaptı boyamasını. Önce fırça darbeleri olsa da sona doğru elleri ile boyamaya bayılıyor. İleride kendi boyadığı bir oyuncağı ve hatırası olacak.

9 Ocak 2013 Çarşamba

Kese kağıdından balkabağı yapımı

Bu aktivitemiz tabiki cadılar bayramı haftasında idi... Gymboree art derslerine bayılıyorum. Efe gibi hareketli ve çabuk sıkılan bir çocuk için ideal. Çünkü nerdeyse15 dakikada bir aktivite değişiyor. Efe tam sıkılmışken hop başka bir materyal geliyor önüne. Hem de değişik kelimeler öğreniyor konuşması ilerliyor gerçekten. O hafta yaptığımız balkabağı ise, Efe'nin elinin değdiği nadir aktivitelerden biri. Tamamen dışını o boyadı. Göz ağız burun kısmı ise sevgili İlayda öğretmenimize ait.
Yapımı da çok basit. Evde değişik hayvan yada meyveleri bu yöntemle yapabiliriz çocuklara.
Malzemeler:
1)kese kağıdı
2)eski gazete yada dergi sayfaları
3)parmak boya
4)fırça
Kese kağıdının içini eski dergi sayfalarını buruşturarak doldurun. Daha sonra turuncu boya ile bırakın dilediği gibi boyasın bu balkabağı topunu. Ağız burun göz kısımlarını siyah boya ile siz yapabilirsiniz. Bitti işte!
O günden beri nerede turuncu bir balkabağı görsek bağırıyor bizimkisi: Balkabayiii

Evde bahçe kiti

Eğer çocuğunuz Efe gibi çiçeklere, ağaçlara, toprağa, çamura meraklıysa şanslısınız. Özellikle de yaz mevsimi. Kışın ne yapabiliriz peki? Geçen yıl, saksı, toprak, su kombinasyonu vermiştim önüne. Dilediği gibi oynasın diye... Artık büyüdük herşeyi daha net algılıyoruz. Çiçekler su içermiş, büyümek için. Bu suyu da yağmur verirmiş. Bunlar kitaplardan öğrendikleri. Ben de tam evdeki bir çiçeğe kıymak üzere iken deney için, Migros'ta bu bahçe kiti ilişki gözüme.
Aldığım bilgilere göre migrosların bir kısmında, macrocenterlarda ve bauhausun bahçe bölümünde satışı varmış ama ilkbahar mevsiminde daha çok göreceğiz bu ürünü migros ve macrocenter raflarında. Ayrıca bir ay sonra faaliyete geçecek olan ilkbahcem.com.tr ve bukedoga.com internet sitelerinden online satış gerçekleşecekmiş. Fiyatı 10 TL gibi hatırlıyorum. Hazır paket içinde, tablet şeklinde Torf, çiçek tohumları, süs için sticker, ve bir not defteri bulunuyor. Torfun üzerine yaklaşık bi su bardağı suyu döküyorsunuz toprak büyüyor. Sonra 1 cm. Derinliğe eşit aralıklarla tohumları dikiyorsunuz. Süslemesi size ve çocuğunuza kalmış:) Sonra 3 günde 1 sulayınca zaman içinde büyüyor bitkiniz.
Henüz çiçek vermedi bizimkisi. Ama artık Efe çiçeklerin su içmesi gerektiğini, içtikleri zaman yeşil yeşil topraktan birşeyler çıktığını somut şekilde anladı. Eline alıyor suyu çiçekleri suluyor hatta bu onun için bahane oluyor.
Keşke daha doğal bir ortamda herşeyin aslını göstererek büyütebilseydim oğlumu. Bu kadar çaba sarfetmez, onu da daha sağlıklı şekilde yetiştirirdim.